Bu Blogda Ara

13 Kasım 2018 Salı

dersimin kayıp kızları kitabinin özeti


Yayınevi: İletişim Yayınevi
ISBN: 9789750511042
Sayfa: 608 sayfa
Basım Tarihi: 2013
“Kız kardeşim 2-3 yaşlarındaydı. Adı Xece (Hacer). Bizi Ovacık’ta toplamış kafileler halinde Hozat üzerinden Elazığ’a götürüyorlardı. Yüzlerce belki binlerce insan. Yara bere içinde, aç susuz, perişan. Ben 13 yaşlarındaydım. Her şeyi bugün gibi hatırlıyorum. Subaylar güzel kız çocukları almak istiyorlardı. Kız kardeşim çok güzeldi. Bir subay kız kardeşimi annemden zorla almak istedi. Annem vermedi. Pertek köprüsüne geldiğimizde orada mola verildi. Aynı subay tekrar geldi ve annemden zorla aldı. Ağladı. Ne yaptıysa aldı. ‘Evlatlık alacağım. Ona bakacağım,’ dedi subay. Sadece kız kardeşim alınmadı tabii. Çok kız çocuğu alındı. Aynı zamanda amcamın kızı da alınıp götürülüyor. Amcamın kızının adı Tege idi.”

Xece’nin, Tege’nin başına gelenler ‘münferit olay’ değil. 1937/1938 “Tunceli Harekâtı”ndan sonra çok sayıda kız çocuk ailelerinden alındı – kimisi zaten anne babasız kalmıştı. Yatılı okullara verildiler, bazıları da subaylara veya bürokratlara evlatlık olarak teslim edildi. Aslında 1926’dan 1950’ye kadar değişen yoğunluklarla süren bu uygulama, Dersim kırımının vahim cephelerinden biridir.

Nezahat ve Kazım Gündoğan, yıllarca uğraşarak, sebatla, Dersim’in bu kayıp kızlarının izini sürdüler. Kendileriyle, yakınlarıyla konuştular. Bu kitapta, yüzü aşkın ‘vaka’ yer alıyor: Ailesinden, kökünden koparılmış insanların çile dolu hikâyelerinden parçalar… Annelerin çocuklarından, hatta bazen kendilerinden sakladıkları sırların hikâyeleri…

                          yazarın hayatı

dersim'de farklı bir zulmü ortaya çıkaran yazar ve yönetmendir. 85 yaşına gelmiş kız çocukları hala çocuklar çünkü ailelerinden zalimce alınmış ve faşizan yöntemlerle devşirilmeye çalışılmışlardır. bu trajedinin karşısında ne söylenir ki? aklıma türkçe ezanlı uzun utanç yıllarından tutun da bütün darbeleri, diyarbakır cezaevini, kıyafetinden dolayı okuma özgürlüğü olmayan kızları sakal bıraktı diye odtü den atılan eski bir hocayı doktorasız profesörler yaratırken onca birikimli aydını üniversiteden tasfiyeyi .... neleri neleri hatırlatıyor. insanın kendi yüzüne tükürmesi mümkün olamıyor keşke olsa.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder